Takipte olduğum en iyi spor blogu


|Romanisim Two|

...

"Yalnız Olmuyor"
"Waldo Sen Neden Burada Değilsin"
"Çok Üzgünüm"
"Sevgililer Gününde Hiç Randevum Olmadı"
"Olsun"
"İstanbul'da Yalnızlık da Güzel"

|Ka.|


Seslendirme Röportajları 1
Konuk Engin Alkan


Ülkemizde seslendirme denince akla gelen ilk isimlerden biri; Engin Alkan. Başta Şirinler filminden Şirin Baba ve Susam Sokağından Edi olmak üzere çocukların sempatisini kazanan yapımlardaki karakterlere ses verdi. Yalnızca seslendirme alanında değil yönetmenlik ve oyunculuk alanında da önemli işlere imza attı. Engin Alkan’la, ‘seslendirme’ macerasını konuştuk.

Seslendirmek kolay telaffuz edilse de zor bir iş aslında. Çünkü bir başkasının sesini, hareket ve yüzündeki ifadeleri esas alarak farklı bir dilde aynı gerçeklikle aktarmaya çalışıyorsunuz. Bu açıdan baktığınızda nasıl yorumluyorsunuz yaptığınız işi? 

Zor ve yorucu olduğu doğrudur. Çok uzun bir çıraklık döneminden sonra ortalama yeterlilikte bir seslendirmeci ancak olunuyor. Tabii işin meşakkatli öğrenme sürecinden sonra eğlenceli bir iş olduğu kesin. Asıl işi oyunculuk olanlar için ise bir ressamın başka bir ressamın işi üzerinden röprodüksiyon çalışması gibi bir durum var ortada. Elbette sesiniz kaydediliyor ama siz doğru tınıyı yakalayabilmek için tüm ayrıntılarıyla bütünü bedeninde canlandırıyorsunuz ve taklit aslına ne kadar yakınlaşırsa iş o kadar başarılı çıkıyor. 

Karar vermenizin ardından, seslendirme sürecine nasıl başlıyorsunuz? Nasıl hazırlanıyorsunuz örneğin? 

Öyle ön hazırlıkların mümkün olacağı ortamlar ve koşullarda çalışmıyoruz. Hatta bırakın senaryoyu deşifre etmeyi, üstünkörü bir göz atamadan giriyoruz kayıtlara. TRT’li dönemlerde ve özel televizyonların ilk zamanlarında bu kadar yırtıcı değildi koşullarımız ama giderek geriledi ve gerilemeye devam etmekte. Bunun dışında seslendirme yapacak kişinin tüm konuşma aygıtını (ses, nefes, artikülasyon vb.)  yüksek kapasiteyle işler durumda tutması gerekir. Bu da hayat boyu süren bir disiplin sürecidir aslında. 

Başta Şirinler filminden Şirin Baba ve Susam Sokağından Edi olmak üzere çocukların sempatisini kazanan yapımlardaki karakterlere ses veriyorsunuz/verdiniz. Özellikle çocukların ilgisini çeken bu kahramanları seslendirmek nasıl bir duygu? 

Çalışırken fark etmedim ama yıllar geçtikte bizim can verdiğimiz seslerle büyüyen kuşaklar oluştu. Pek çok bu günün yetişkini için bizim tınılarımız çocukluklarının anılarıyla sarmalanmış halde. Bu kıymeti keşfettikçe çok mutlu oldum.

Seslendirme denince akla ilk gelen başarılı isimlerdensiniz. Sizce başarılı bir seslendirme yapabilmek için neler gereklidir? 

Seslendirmenin kuralları pek çok estetik benzerlik taşıdığından sanatla paralel işleyiş gösterir. Seslendirme sanat değildir; ne var ki sanatın ve estetiğin ölçülerini kullanır. Onu sanat olmaktan alıkoyan tek ve mutlak farkı, sanatta özgünleştikçe, özgürleşip farklılaştıkça başarı kazanırsınız; seslendirmede ise başarı, kendinizi asıl olanın dokuları arasında eritmekle, orijinale sadık kalıp, onu yüceltmek için çalışmakla mümkündür.
Bazı yabancı filmlerde senaristin yazmış olduğu öğeler içerisinde kendi yöresel halkının anlayacağı türden espriler bulunabiliyor. Çoğumuz dublajlı filmler izlerken bunu anlamayabiliyoruz. Bu gibi durumlarla karşılaştınız mı? 

Kötü çevirilerin tamamında bu sorun vardır. Elinizden geldiği kadar anlık çözümler geliştirerek çeviriye müdahalelerde bulunmaya çalışırsınız ama kötü çeviri her zaman kötü çeviri olarak kalır. Sektördeki ticari anlayış değişmedikçe, çevirmenlere ödenen paylar iyileştirilmedikçe de iyi bir çeviri sadece mucize eseridir.

Seslendirme yaptığınız karakter arasında şu ismi daha iyi seslendirmişim, şu ismi keşke şöyle seslendirseydim dediğiniz oldu mu hiç? Hangi karakteri daha çok benimsediniz?

İyi aktörleri seslendirmek seslendirme yapanların en büyük keyfidir. Gerisini çok ayırmıyorum.

Seslendirdiğiniz bir karakterin farklı bir ses tarafından seslendirildiğine rastladınız mı? Rastladınız ise; neler hissettiniz?

Çok rastladım. Bazılarının aksine, kendi sesine alışamamak ve hatta rahatsız olmak sık rastlanan bir durum. Ben kendimi dinleyemem, işkence haline gelir. Hatta çektiğim dizileri izlemekten de hoşlanmam. Bu bakımdan, ne yalan söyleyeyim, başkalarının karakterlere hep benden daha iyi oturduklarını düşünürüm.

Seslendirme sanatçılığı, dizi&sinema oyunculuğu, tiyatrocu-yönetmen kimliğiniz ve daha birçok.. Bütün bunlara nasıl zaman ayırabiliyorsunuz. Özellikle sizi motive eden alışkanlık ya da başka şeyler var mı? 

Ne diyeyim ki?.. Çalışkan ve üretken bir dönemimdeyim sanırım. Yaratmaktan zevk alıyorum,az uyuyorum, merak ediyorum, çok hayal kuruyorum ve hayatı kaçırmamaya gayret ediyorum.

Vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim.


Söyleşiyi YapanKerem Kalkan
Yayınlandığı MecraFilm ArasıSayı: 17
Yayın Tarihi: Aralık 2011
Sayfa Numarası: 10-11
Dil: Türkçe