Takipte olduğum en iyi spor blogu


| Nüks Aşkım |

Yırtıp atmadığım resimlerine,
Göz attım dün;
Sakladığım aşkım nüksetti yine..
Bana dönmeni içten içe arzulasam da,
O kadar çok istemiyorum ki:
Nasılsa eskisi gibi olmayacağız,
Ne gereği var?

Gün aşırı seni unutmaya çalışsam da,
Olmuyor, kafamdan silip atamıyorum.
Bir kez daha anladım ki;
Çalışmak bana göre değil!
Ne yapayım işte abicik, unutamıyorum..

Apansız, kendini uzak ettin benden,
Törpüledi durdu sözlerin, giderken,
Yahu dünya okeye dönerken,
Ben sana bitiyordum..
Derken;
Şimdi kalmadım, kalmadım artık…

|Ka.|

Yazım Tarihi: 13.10.008
Virüs (Haftalık Fanzin) Yayın Tarihi: 22.11.2008 | Sayı: 6
Özgür Roman sitesinde 09.06.2009 tarihinde yayınlanmıştır.


| Meçhul |

Yağmurun ıslattığı sokaklarda,
Dün yine yürüdüm, seni düşündüm,
Sensiz karşıladığım şafaklarda,
Hep yeniden öldüm..

Şimdi o sokakları,
Gözyaşımla yağmur,
Birlikte ıslatır oldular,
Terasta menekşeler,
Cumbada orkidelerin,
Ne yazık tek tek soldular..

Havası aynı olur diye ümidim de yok,
Yürüdükçe acı veriyor attığım her adım,
Lanet olsun!
Can simidim de yok,
Hayatın derinliğinde boğulmaya başladım..

|Ka.|


Saygıdeğer Rıfat Ağabey

Rıfat ağabey sevdiği kıza, mezhep farklılığından dolayı kavuşamamış, ardından kızı kendi mezhebinden biriyle evlendirmişler.Ailesi de bunun üzerine Rıfat ağabeyi görücü usulü ile evlendirip, bir an önce o kızı ve yaşadıklarını unutmasını istemiş.Bunda ne kadar başarılı oldukları o vakitten sonra takip eden yıllarda Rıfat ağabeyin yaşayacaklarında gizlidir.. Görücü usulü evlendirdikleri karısı Eda; rahatına düşkün, lüksü pek fazla seven, sürekli evde oturmaktan sıkılan, çay partilerine sık katılan ve dedikoduyu aşırı seven bir tipti.Benim kanımca, gözü dışarıda bir hatun idi.Evliliklerinin üçüncü yılına girmiş olmalarına rağmen henüz çocuk yapmamışlardı.Sonradan bilgi edindiğim, maalesef çocuk yapma yetilerinin olmadığıydı.Karısı, sorunun kimde olduğunu her fırsatta dile getirip, Rıfat ağabeyi sıkıntıya düşürüyordu.Bu söylentilerin ağızdan ağza dolaşıp ayyuka çıktığı dönemlerde Rıfat ağabey, bakkalın, manavın, kasabın, şarküterinin, zücaciyecinin önünden geçemez olmuştu.Çalıştığı şirkette pazarlama departmanına kaydırılması ve böylelikle Anadolu turlarına çıkacak olması, onu bu sıkıntılardan uzak tutacaktı, bir nebze olsun içi ferahlamıştı.Gerçekleştireceği bu seyahatler süresince ayda yalnızca 6 gün karısıyla görüşebilecekti.Fingirdek karısı da durumu fırsat bilip, kendinden yaşça küçük olan, ikamet ettikleri mahallenin tek internet kafesinin sahibi Mesut ile oynaşmaya, onu eve almaya başlayacaktı.Eda’nın Mesut ile tanışması; evinde ki notebookta wireless olduğunun farkında olmayan ve ADSL bağlatmak isteyen Eda’nın, kafeye gidip Mesut’tan yardım istemesi sonucunda, birlikte eve gitmeleri sayesinde başlamıştı. Ardından Mesut, Rıfat ağabeyin uzun süre eve uğramayacağını bildiğinden, fırsatı kaçırmayarak, Eda’ya msn adresi almış ve yalnızca kendisini ekleyerek, gün içinde ve geceler boyunca onunla müstehcen sohbetler yaparak işi iyiden iyiye ilerletmişlerdi.
         
Rıfat abi ilk seyahat dönüşünde evde istirahat halindeyken birkaç müşterisine msn’den dosyalar halinde fiyat listesi aktarmak amacıyla notebooku açmış. Dosyaların yollanmasının akabinde, sipariş listesi hazırlamış olan bazı müşterilerde Rıfat ağabeye, hazırlamış oldukları bu listeleri yollamışlar. Kendisine gönderilen dosyaları görmek kaydıyla; “belgelerim-alınan dosyalarım” klasörünü inceleyen Rıfat ağabeyin gözü, bu klasörün hemen bitişiğinde ki “geçmiş” klasörüne ilişmiş. İçeriğinin ne olduğunu merak edip tıkladığında, klasör içinde altında MutluMesut31@hotmail.com yazılı dosyaların bolluğundan epey meraklanıp kuşkulanmış..İçlerinden bir tanesini tıklayıp bakacakken, karısı yemeğe çağırmış. Yemekten sonra bakarım diyerek, sofraya geçip oturmuş. Eda’nın yemek yaptığı ellerin, kendisi seyahatteyken kim bilir neleri avuçladığını düşünmekten, lokmalar boğazını düğümlemiş ve yemeğini tam bitirmeden sofradan kalkmış. Tekrar pc başına geçerek dosyalara göz atmaya başlamış. Eda ise sofrayı topladıktan sonra, bulaşıkla meşgul olmuş. Dosyaları okuduğunda, kendisi seyahatte iken Eda’nın neler karıştırdığını anlayan Rıfat ağabey, apar topar pcyi kapatıp doğruca kıraathanenin yolunu tutmuş. Yaşadığı sinir harbinden gözü hiçbir şeyi görmüyor, kendisine selam verenleri bile fark etmiyormuş. Çay üstüne çay içiyor, sigaranın biri sönmeden diğerini yakıyormuş. Saate baktığında vaktin epey geç olduğunun farkına varan Rıfat ağabey, bu sırada Eda’nın da telefon etmesiyle evine dönmüş. Eve döner dönmez karısıyla tek kelime laf etmeden yatağa girmiş. Eda’nın yatağın içinde kendisiyle oynaşmasına mahal vermeden ona sırtını dönmüş fakat, okuduğu dosyalarda ki msn sohbetlerinin hakikaten gerçekleşip gerçekleşmediğini düşünmekten sabaha kadar gözüne uyku girmemiş. 

Sabah yatağından kalktığında kararını vermişti: bir sonraki seyahat dönüşünde boşanma talebini Eda’ya bildirecekti. Bir iki gün daha istirahat eden fakat karısıyla bu istirahat günlerinde hiç sevişmeyen Rıfat ağabey, tekrardan seyahate çıkmış. Çıkmıştı çıkmasına fakat aklı karısındaydı. Telefonla sık sık arayıp, ne yaptığını soruyordu. Seyahatin ilk günü pazartesi Konya’da ki bir müşterisinin dükkanına kafasının karışık olması sebebiyle, önceden bildirdiği vakitten daha erken uğrayınca müşterisinin; “ Ooo Rıfat bey, erkencisiniz bu kez..” demesi üzerine Rıfat ağabeyi, seyahati yarıda kesip eve dönmek ve bundan karısına söz etmeyip, belki onu Mesut denen itle yatakta güreş yaparken yakalayabilmek düşüncesi sarmıştı. Seyahatten döner dönmez karısını arayıp evde olmadığını, alışverişe çıkmış olduğunu öğrenen Rıfat ağabey, dosdoğru baba ocağına gitmiş. Akşam geç saate kadar oturduktan sonra baba yadigarı olan Glock marka tabancayı beline takmış. Annesinin ve evde kalmış olan ablasının elini öperek yola koyulmuş. Msn kayıtlarında karısının bahsettiği; "Salı aynı saatte gel yine, fön sapı aşkitom" iletisi hiç aklından çıkmıyor, Mesut’un kesinlikle bu akşam da gideceğini ve Eda ile ikisini kapana sıkıştıracağını düşünüyordu. Eve vardığında ışıkların yanmadığını gördü. Dairenin bulunduğu kata, apartmanda asansör bulunmasına karşın, yürüyerek çıkan Rıfat ağabey’in gözünün önünden: ilk göz ağrısı olan, ne yazık ki kavuşamadığı Birsen ile yaşadığı aşk, bir film şeridi gibi geçmişti.. Dairenin kapısına anahtarı taktı, gayet nazik bir şekilde çevirdi ve tek seferde kapı açıldı. İçeriye sinsice sızan Rıfat ağabey, yatak odasına yaklaştığında Eda’nın derinden ve usulca attığı zevk çığlıklarını duymaya başlamıştı. Belinde ki Glock marka tabancasını çıkartan Rıfat ağabey, yatak odasının kapısını tekmeleyip açtığında karşılaştığı manzarayla başından aşağıya kaynar sular döküldüğünü hissetti.. Eda ile Mesut’u,  Eda’ya hep teklif etmesine karşın kendisiyle hiç denemediği bir pozisyonda, aynen msn sohbetlerinde yazılı olan şekilde yakalamıştı. Zevk kumkuması içinde bulunan bu iki adi kişilik, Rıfat ağabeyi karşılarında görünce neye uğradıklarını şaşırmışlardı. Mesut donmuş bir vaziyette hareketsiz dururken, Eda gayet pişkin bir vaziyette;

- Olan biten her şeyin farkındasın Rıfat, artık seni sevmiyorum...Bu manzarayı gördükten sonra birlikte olamayız, ayrılmalıyız.
                     Duydukları üzerine Rıfat abi, tabancayı üstlerine doğrultarak;
 - İkinizi de öldüreyim mi? Haaa söyleyin bana ne yapayım şimdi size, önce hanginizi vurayım?”
           Eda pişkinliğinden ve utanmazlığından hiç ödün vermeden;
- Rıfat, Mesut yatakta senden çok daha iyi, üstelik sen kısırsın, üç yıldır evliyiz. Bunu herkes biliyor kimseden gizlim saklım yoktu. Daha uzun evli kalamazdık, seyahatten döndüğünde sana söyleyecektim bunu..
                   Rıfat abi bu sözler üzerine, Mesut’a yanaşıp çarşafı kaldırarak tabancasını penisine doğrultmuştu ki Mesut’un dili çözüldü;

- Ne olur bağışla saygıdeğer Rıfat ağabey, şevket kurbanı oldum. Mantığımla hareket edemez duruma gelmiştim, uçkuruma düşkünlüğüm beni buraya getirdi.

 - Şevket değil lan o şehvet şehvet, korkudan dızdığın dondu değil mi?

Rıfat abi ikisine de giyinmelerini emretti. Bir süre yaşanan sessizliğin üstüne Mesut’a dönerek; 
- Yarın ilk iş olarak kafenin devrini yapacaksın. Ablamın üstüne devredeceksin. Aksi taktirde öldürürüm seni.
                     Mesut çaresiz kabul etti. Eda’ya dönerek; 
- Sende yarından tezi yok, boşanma davası açacaksın. Dedi.         

Eda da kabul etmişti Zaten dünden hazırdı böyle bir şeye. Olayın üstünden bir ay gibi kısa bir süre geçmiş, Mesut’un sahibi olduğu kafe Rıfat ağabeyin evde kalmış Sebahat ablasının üstüne devrolmuştu. Boşanma davası da sonuçlanmış, Rıfat ağabey ile Eda arasında ki boşanma, şiddetli geçimsizlik nedeniyle tek celsede gerçekleşmişti.  

Mesut beş dakikalık zevk için düştüğü hatanın bedelini sahibi olduğu dükkanını kaybederek ödemişti. Ailesine bakmakla yükümlüydü. Babası kötürüm idi, annesi ve üniversite okuyan kardeşine bakıyordu. Şimdi ise; daha önce işlettiği dükkanında basit bir eleman olarak çalışıyordu. Rıfat ağabey her dükkana geldiğinde kaçacak delik arıyor, göz göze gelmekten çekiniyordu. Bir yandan da Eda’nın dul olarak hayatını devam ettirmek istemeyişi nedeniyle kendisini ısrarla evlenmek için sıkıştırması nedeniyle bunalımlı günler geçiriyordu..


Çağlar Devran'ın 2. albümü..


A Yüzü

Yan sen - Gökhan Türkmen
Yanıyorum - Soner Sarıkabadayı
Bodrum Bodrum - MFÖ
Yandım yandım - Tarkan
Gelipte halimi gördün mü - Tarkan
Deli kızım uyan - Şebnem Ferah
Annem kızıyor - Soner Sarıkabadayı
B Yüzü

Yaz yağmuru - Serdar Ortaç
Kış güneşi - Tarkan
Üşümez misin - Grizu
Sevgi üşümez - Haluk Levent
Bodrum suları - Cihan Okan
Tuzlu su - Soner Sarıkabadayı
Suya hapsettim - Deniz Seki


| Gelsin narkotik |

Beyin hücrelerim yalpalı üşütük,
fikir ve düşüncelerim gotik,
yine sarhoş olmuşum körkütük,
e çağırın da gelsin narkotik!

|Ka.|


Gudubet ile Rutubet'in nikah törenlerine davetli değilsiniz.

Gıcırtısıyla ritmler çıkardığım rutubetli gönül kapımdan,
Ne öfkeli kaçışlar oldu; dile gelmez ki anlatayım...

|Ka.|